İklim değişikliği veya iklim zıplaması, ya da iklimsel dalgalanma… İsmine ne derseniz deyin yağış rejimi değişti, değişmeye devam edecek. Özellikle beton alanı çok olan yerleşim yerlerinde fazla baskına neden olacak. Ani sıcaklık değişimlerinin neticesi olarak hortumların ve hızlı rüzgarların verdiği tahribatlar artacak. Önceden bir haftada yağan yağmur birkaç saatte yağacak ve altyapımız bu kadar yoğun debiyi kaldıramayacak.

Yerel yöneticilerin en fazla şikayet ettiği bütçe sıkıntısı muhtemelen bu dönemlerde biraz daha artacak. Yağmur ve fırtınanın verdiği zararları telafi etmek için ciddi çabalar ihtiyaçları olacak. Bizde popüler olarak yapılan hemen bir müdürlük kuralım arkasından işleri o birime atalım yetişemediğimiz yerde birim amirini görevden alırız şova devam ederiz. Fakat çözüm bu değil.

İmar alanlarını beton yoğunluğunu düşürmeye çalışmak daha doğru olmaz mı?

İnşaat yapabilmek için kapattığınız dere yataklarını açmak suyun akışı önünde duran ucubeleri yıkmak daha doğru olmaz mı?

Her bulduğumuz boş alana bina ruhsatı vermesek daha iyi olmaz mı?

Yüzyıllar boyu akarak oluşan koca nehirleri çayları dereleri ıslah adı altında neden daraltınız siz o su yataklarını ıslah etmiyorsunuz, su baskınları için bahane üretiyorsunuz.

Yerel yönetimlerin hızlı ve ivedi şekilde su baskınları için çalışma yapmalı. Çalışmalarda taşkın olabilme ihtimali olan alanları tespit edip baskının etkisini nasıl azaltılacağı üzerine çalışmaları gerekir. Diğer taraftan özelikle alt geçitlerde su dolmaması için gerekli çalışmaları yapmalılar.

Uzun vadede eğim ve yağmur suyunun akış yönünü kesmeyecek şekilde imar düzenlemelerinin yapılması gerekir. Yeşil alanlarının yüz ölçümünü arttıracak planlamaların yapılmasına öncelik verilmeli. Vatandaşların acil yapması gerekenlerden bir tanesi güneş enerjileri sistemlerinin uçmayacak şekilde sabitlemek veya kontrollerini yapmak.

Unutmayalım ki doğaya karşı durmak yerine doğayla birlikte yaşayalım.