Abdullah Tanyolaç

"OLİMPİYAT" TÜRKİYEM'E ÇOK UZAK

Yayımlanma Tarihi

13 Ağustos, 2024

Düzenlenme Tarihi

13 Ağustos, 2024

Yazar Profili

26 Temmuz'da başladı,

11 Ağustos’ta sona erdi...

Açılışı da, tüm yarışmaları ve organizasyonları da muhteşemdi.

Her türlü önlem alındı ve hatasız devam ettirildi.

Ve görkemli kapanış töreniyle 4 yıl sonra buluşma dileğiyle bizlere veda etti...

 

Dünyanın zevk ve heyecanla seyrettiği bu dönemdeki adı ile Paris Olimpiyatını yuvalarımızda gelgitler arasında ve farklı duygular içinde izledik.

1900 ve 1924 yıllarında Olimpiyat düzenleyen Fransa üçüncü kez bu organizasyonu başarıyla yapmanın gururunu yaşadı...

 

Biz nehirdeki kirliliği konuşabiliriz, madalyalardaki Eyfel parçacıklarının döküldüğünden bahsedebiliriz. Eksik ve hatalı gördüğümüz şeyleri ya da düzensiz, düzeysiz olarak gözümüze batanları yazıp anlatabiliriz.

 

Dünyalıların yaptığını ihmal edip, çok zor olduğu için belki alkışlamayı ya da kutlamayı da unutabiliriz.

Asla sporumuzda yaşanan gereksizlikleri ve son olumsuz gelişmelerle ilgili değerlendirmeleri yapmayız.

 

Neden bu haldeyiz?

Küçücük dünya ülkeleri istikrarlı başarılara yönelik planlamalar yaparken ve programlar uygularken biz niçin yalan ve dolanla vakit geçiriyoruz?

 

Meşhur soruya gelince;

Türkiye’miz Olimpiyat düzenleyebilir mi?

İngiltere, Avustralya, Japonya, Fransa düzenlediğine göre biz haydi haydi düzenleriz...

 

Biliyorsunuz bu ülkelerin birçoğu bizi örnek alıyor...

Bir gerçeği vurgulamak durumundayım.

İnşaat teknolojisinde çok iyiyiz.

Viyadükleri yolları, kıtaları birbirine bağlayan köprüleri, başı göğe değen binaları, arenaları, stadyumları ve salonları, muhteşem programları içine alan planlamaları yapabilecek güce sahibiz...

Allah'ın özenle yarattığı ve sunduğu doğal güzellikler ve tarihi zenginlikler sadece bizde var...


Ancak;

Son Olimpiyat oyunlarında durumumuza ve sıralamamıza baktığımızda, bu organizasyonun sadece tesisleri yapmakla ve bol para harcamakla gerçekleşemeyeceği kesin...

 

Olağanüstü seviyede üretimi ve kazanımı amaç edinen bu tür bir organizasyon, sadece tesisleşme, planlama,  program yapma ve itibar için para akıtmakla düzenlenemez...

 

Evrene buram buram hoş kokular yayan, estetik ve zerafet içeren güçlü fizikleriyle dünyaya hissettiren sporun en üst seviyeli profillerinin, sportmen şaheserlerin ülkemiz adına sahne alabilmelerini sağlamak, sportif, sosyal, kültürel anlamda insan yetiştirmek ve bu konuda herkesi bilinçlendirmekle mümkün olacağını düşünüyorum.

 

En üst kaliteye ulaşmak için olimpizm felsefesine uygun özgüvenli bireylerin yetiştirilmesi ön koşul...

Türkiye, değerlerini yokeden ve iyi örnekleri de göremeyen, üretime de yönelemeyen bir yönetim anlayışı ile sözüm ona gün geçiriyor...

 

Tüketen bir toplumuz.

Günü kurtarmak için yaşıyoruz.

Herşeyiyle de tükeniyoruz...

 

Ne tuhaf ve ne yaman çelişki ki,

Hala her alanda en başarılılar listesinde görüyoruz kendimizi.

Asla yüzleşemiyoruz. Yaşananları tartışamıyoruz bile...

 

Üstüne üstlük öylesine kör ve ukalayız ki; acınacak halimizi yok sayıp dünya bizi kıskanıyor diyebiliyoruz...

Bu tip zihniyet fukaraları da sporumuzu yönetiyor.

 

"Madalya almak değil, katılmak önemli ve kıymetli" diyerek bir tatmin cümlesi kurup başlamadım yazıya...

 

8 madalya aldık...

3 gümüş 5 bronz...

Vallahi çok bile!!!

 

Nedenini kahinlere sormaya gerek yok...

Sadece antrenman planlamasında hata yapıyoruz ya da eksikliğimiz var diye ahkâm kesenleri dinlemiyorum.

Böyle geçiştirilecek bir konu da değil zaten...

 

Liyakat ve yeterlilik gibi erdemlere önem vermediğimiz için ve yönetimlere de cehaletin temsilcilerini yerleştirdiğimizden sporun ve sporcunun eğitiminde sınıfta kalmış durumdayız.

 

Düzeyden bahsetmiyorum.

Eğitim sıfır,  maalesef bilsek de

ve re mi yo ruz...

 

Olimpiyat kotası alanların ne zaman final oynayacakları belli idi...

Dünyanın her yerinde, sporcunun doruk performansa ulaşacağı tarihi, "çağdaş" antrenman bilimcileri biliyor ve ona göre finalleri de ayarlayabiliyorlar...

 

Hani bizde de çağ atlayan(!) sporumuzu içten içe kemiren bilim adamları var ya!

Onlar bugüne dek ne yaptılar, sonuçlardan az çok anlayabiliyorum.

 

Tüm branşlarda yarışan birçok sporcuyu yetersiz ve güçsüz gördüm.

Tükenmişlik sendromunu yaşayan sporcularımızı da izledim.

 

Hala daha kültürlü ve donanımlı insanların elinde gerçekleşen iyi bir hazırlık dönemiyle, daha başarılı sonuçlara ulaşırdık diye hayıflanmaktayım.

Bunun için de harfiyen uygulanacak bir takvime bağlılığın ön koşul olduğunu kabul edenlerdenim.

Bazı sporcularımız sür antrene gibiydi...

 

Olimpiyat kotası alan 102’nci sporcumuz Rıza Kayaalp yasaklı maddeden getirilmedi Paris'e...

Bu sorunlu durumu düşündüğümde kafamda soru işaretleri de oluşmuyor değil???

 

Güreş, Boks, Taekwon do, Judo branşlarının sporcuları için bu ifadelerim...

Her müsabaka sonrası ellerinin arasına kafasını sokan ve etrafa boş boş ama üzüntüyle bakan sporcularımızı hatırlayın lütfen!

 

"Biz Olimpiyat düzenleriz" diye höykürüyor bazı kendini bilmezler.

 

Koca bir aldatma yani yalan...

Maalesef yine suni gündem yaratanlar tarafından aldatılıyoruz...

 

Olimpik Kültürü yerleşik hale getiremediğimiz sürece dünyanın en mükemmel tesislerini yapsak ve organizasyon yeteneğini en iyi seviyelere taşısak da çok zor.

Eğreti e kokuşmuş değer yargılarına sahip olduğumuz sürece Olimpiyat bize göre bir iş değil.

 

Bizim topraklarda güvenlik zaten büyük sorun...

Ülkemizde birkaç milyon sakıncalı insan var.

Adresi bile belli değil.

 

Trafik keşmekeş?

 

Fransa'da tüm salonlar, stadyumlar, spor alanları tıklım tıklım doluydu.

Biz hangi tesisi aklı başında izleyici ile doldurabiliriz?

 

Neden ensemi karartayım ki!

Modern Pentatlon, Okçuluk, Artistik Cimnastik, Atıcılık,

Yüzme branşında ve Kadın Voleybolundaki gibi beyni ve yüreği ile yarışan sporcularımızın sayısı ülkemizde milyonlara ulaştığında bu büyük organizasyonu yapmaya aday olabiliriz.

 

100'ün üstünde ülke var

64. sıradayız.

 

85 milyon nüfusa sahibiz.

20 milyon çocuk ve gencimiz var...

 

101 sporcuyla katıldık...

8 madalya kazandık...

Teşekkürler katılan sporcularımıza.

Her birini de kutluyorum.

 

Şevval İlayda Tarhan ve Yusuf Dikeç ile takım olarak Atıcılık'da gümüş kazandık.

Ayrıca Olimpiyat oyunları tarihi boyunca madalya kazandığımız 10. spor dalı oldu.

Boksta kadınlarda Hatice Akbaş gümüş, Buse Naz Çakıroğlu gümüş, Mete Gazoz, Ulaş Berkim Tümer ve Muhammed Abdullah Yıldırmış'tan oluşan Klasik Yay Erkek Takımı bronz,

Güreş'de Taha Akgül bronz, Buse Tosun Çavuşoğlu, bronz, Boks'ta Esra Yıldız Kahraman bronz, Taekwondo'da Nafia Kuş Aydın bronz aldılar.

Her biriyle, Kerem'le ve İlke ile

ve voleybolda mücadele veren sporcularımızla gurur duydum.

 

Propaganda ve tanıtım işi olmazsa olmaz kural...

Keşke güçlülüğümüzü ispatlayıp, dünyaya duyurabilsek.

 

Olimpiyatlarda 40 yıldır ilk kez yaşanıyor...

Altın alamadan kapattık yahu!

 

201 ülke katıldı.

Bağımsız ve Mültecilerin sporcularıyla ülke sayısı 203

 

64 üncüyüz...

Ata Sporumuz Güreş artık yok.

Gitmekte bile zorlandık ve 11 kota alabildik.

Halter'i sormayın yasaklılar listesindeyiz.

Sporun anası babası özü olan "Atletizm Cimnastik Yüzme" de sıfır çektik...

 

40 yıldır her Olimpiyat'da bolca kazandığımız ALTIN'ı kılpayı kaçırdık sanki!!!

Bu yapmacık ifadelerle ama anlaşılır verileri sunarak sonlandırıyorum bugünkü yazımı.

 

Türkiye 2024 Paris Olimpiyat Oyunlarına şu kategorilerde katıldı:

Atıcılık, Atletizm, Badminton, Bisiklet, Boks, Cimnastik, Eskrim, Güreş, Halter, Judo, Kürek, Masa Tenisi, Modern Pentatlon, Okçuluk, Taekwondo, Voleybol, Yelken, Yüzme.

 

1936 yılında ilk madalyasını kazanan Türkiye, 2024 Olimpiyatlarına kadarki süreçte 41 altın, 28 gümüş, 39 bronz olmak üzere toplam 108 madalya kazanmıştı.

2020 Tokyo Olimpiyatları'nda Türkiye 2 altın, 2 gümüş ve 9 bronz olmak üzere toplamda 13 madalya kazanmanın gururunu bizlere yaşatmıştı.

Dünya'da "Spor bir Endüstri" uzun yıllardır...

 

Eğitime Eğitimciye önem vermekte Dünyalılar...

Günlük başarılarla uzun yıllardır avunmuyorlar.

İngiltere, Japonya, Avustralya ve Fransa son dört Olimpiyata ev sahipliği yapan ülkeler...

Ülkelerin ekonomilerine bakarak değil her olimpiyat oyununda kazandıkları başarılarını ne denli yükselttiklerine göz atarak konuyu değerlendirin...

Bir de olimpiyatı ülkesinde düzenleyenlerin madalya sayılarını öğrenin ve takım sporlarındaki başarılarına bakın!!!

 

Madalyalara değil olimpiyata çok uzağız uzak...

 

Sağlık ve esenlikler dilerim.