Hasan Yavaşlar

Saha içi ı-ıhh, Saha dışı yuhh

Yayımlanma Tarihi

11 Ağustos, 2024

Düzenlenme Tarihi

11 Ağustos, 2024

Yazar Profili

Meslek dışı yoğunluğum nedeni ile 2-3 aydır çok fazla yazamadım. Olayları uzaktan izlemek zorunda kaldım ve yorumlayacak kadar araştırma yapacak fırsatım dahi olmadı. Sezon başladı, söz konusu yoğunluğum da kısmen bitti. Antalyaspor’u sezonun ilk maçında Göztepe’ye karşı izledim. Çok şeyler değişti doğal olarak. Hem saha içinde hem de dışında.

Önce saha içi…

Başından itibaren söylüyorum; Alex De Souza tercihi büyük bir riskti ve sonuçlarını hep birlikte göreceğiz. Başarılı olması dileklerimizi sunarken, Brezilyalı teknik adamın bırakın teknik sorumluluğu, antrenörlük yapabilecek diplomasının dahi olmadığı gerçeği ile yüzleştik. Pratikte büyük bir sorun gibi gözükmese de, Alex yönetici olarak kulübede yer alıp teknik adamlığını yapsa da bu olay bu kadar basit geçiştirilemez. Kulübü yöneten insanların, kendi şirketlerine yönetici alırken gösterdikleri hassasiyeti Antalyaspor için göstermediklerini görebiliyoruz. Teknik adam olarak ne yapacağı bilinmeyen bir isme takımı teslim etmek, transferi ve sezon başı kampını buna göre yapmak çok büyük bir kumar oldu. Sonuçlarını bekleyip göreceğiz.

Alex De Souza, bir zamanlar çok iyi futbolcu olduğu için Antalyaspor’un başına geliyorsa ve tek kriter buysa, şu anda golcü arayan yönetim Tanju Çolak’ı transfer etsin! Kendisi bir zamanlar Türkiye ve Avrupa gol kralıydı!

Göztepe maçındaki futbola gelince. Thalisson-Amar ikilisine savunmanın göbeğini teslim etmek büyük riskti. Ancak Bünyamin’in sakatlıktan çıkması nedeni ile sağ bekte, transfer yapılamaması nedeni ile de sağ açıkta yaşanan oyuncu eksiklerini gidermek için Veysel’i beke, Erdoğan’ı de orta sahaya monte eden Alex, Kaluzinski’yi kulübeye çekip Soner’i ilk 11’e, Ramzi Safouri’yi kenara alıp Moussa Djenepo’yu sahaya sürdü. Sistem olarak da 4-2-1-3 veya 4-2-4’e benzer bir sistem uyguladı. Djenepo-Larsson-Erdoğan üçlüsü forvet hattını oluşturdu. Van de Streek hemen bunların arkasında. Soner-Erdal ikilisi de savunmanın önünde. Maçın ilk 20 dakikası takımın bu sisteme adapte olması ile geçildi. İlk 11’de 4 yeni transfer olunca uyum sorunu yaşanacağı belliydi.

Rakip Göztepe de bu ligin vasat takımlarından birisi. Kalite olarak vasat seviyedeki iki takımın mücadelesinden 0-0’lık skorun çıkması normaldi. Ancak maçın en net 2 pozisyonunu İzmir ekibi yakaladı. Antalyaspor’un Güray Vural’ın şutu ile bulduğu gol VAR incelemesi sonucu iptal edildi.

Saha içinde vasat bir görüntü çizen Antalyaspor, nokta bir santrfor ve sağ kanat alabilirse level atlayabilir ve ilk 10 hedefini tutturur. Aksi halde her ihtimalden bahsetmek mümkün. Ancak ligdeki 6-7 takımın kadrosuna bakınca Antalyaspor’un alt sıralar ile ilgili bir sıkıntı yaşamayacağını söyleyebilirim. Tabii ki ekonomik sıkıntı başgösterip takım içinde sorun yaşanmazsa.

Saha dışına gelince…

Saha dışı olaylar ile ilgili yazacak o kadar konu var ki; her biri ayrı bir yorum konusu. Hafriyat olayı ile ilgili yargı süreci başladı ve şimdilik bu konuyu pas geçiyorum. Ancak konuyla ilgili bakanlıklardan müfettiş geldiğini ve Antalya Valiliği’nin de devreye girdiğini söyleyebilirim.

Sezon öncesi yönetimde ardı arkası kesilmeyen bir hareketlilik yaşandı. Bazı yöneticiler gitti, yerlerine yenileri geldi. Ekonomik sıkıntı nedeni ile işlerinde sorun yaşayan bazı yöneticiler ayrılmak istedi. İstifa eden bir yöneticinin bu isteği kabul edilmedi. Ancak transfer engelinin kaldırılması sürecinde yöneticilerin mali vecibelerini yerine getirmeleri gündeme geldiğinde, bir yöneticinin gerçek olmayan bir belgeyi sunup, “Ben gereğini yaptım” demesi büyük sıkıntıya neden oldu. Belgenin sahte olması ve yöneticinin başka işlerle uğraşması rahatsızlığı neden oldu. Devam eden süreçte de yol ayrımı gerçekleşti. Devamında ise aynı yöneticinin, takımı bu hale getiren isimlere gidip başkanlık istemesi gündeme geldi. Belge olmadığı için iddiaları yazmakla yetiniyorum; ancak transfer engeli kaldırılamasaydı, Sinan Boztepe’nin başkanlığı büyük ihtimalle bitmişti ve bu durum için B planı hazırdı.

Resmi açıklama yapılmadığı için iddiaları isim vermeden yazmak zorunda kalıyorum.

Transfer engelini kaldırmak için forma sırt reklamı, bir firmaya 3 yıllığına verildi. Sponsorluk anlaşması ile bu sorunun çözülmesi alkışlanacak bir olay. Ancak Antalyaspor camiası öyle bir camia ki; şimdi de o firmanın başındaki ismi, Süper Lig’deki başka bir kulübün başkanının arayıp “Yardımcı ol, engeli kaldırsınlar” sözü üzerine bu eylemin gerçekleştiği konuşuluyor.

Dilin kemiği yok, konuşuluyor işte. Camia büyük ve herkes konuşuyor. Konularla ilgili resmi açıklama yapılmayınca da belki söylentiden öteye gitmeyecek olan fiiller gerçek gibi algılanıyor.

Bir başka saha dışı olay…

Bu olay sahanın çok da dışında değil. Göztepe maçı oynanırken localarda yaşanan ve karakolda sona eren bir olay.

Antalyasporlu yöneticilerin de olduğu locadaki ekranda, aynı saatte oynanan Fenerbançe-Adana Demirspor maçı açıktır. Olayın iki tarafı ile de yaptığım görüşmelerden yaptığım senteze göre olayın seyri şöyle gelişir;

Fenerbahçe’nin kaçırdığı gollerden sonra locadakilerin üzüntüleri ve pozisyona verdiği tepkiler dikkat çeker. Fenerbahçe’nin de gol kaçıracağı tutmuştur, çok fazla gol kaçırır, tepkilerin boyutu da değişir. Bunun üzerine locanın önünde yer alan taraftarlar önce bu görüntüleri çekip sosyal medyada paylaşır, ardından tepkilerini dile getirir.

Olayın sosyal medyada yer almasının ardından Antalyaspor Yönetimi’nde olduğu iddia edilen kişiler. görüntüyü paylaşan kişiyi tehdit eder. Hatta ölümle tehdit ettikleri bile konuşuluyor. Söz düellolarının ardından olay fiili eyleme dönüşür. Yumruklar, tekmeler havada uçuşur ve aralarında yöneticilerin de olduğu 2-3 kişi yaralanır.

Maçın ardından ölümle tehdit edildiğini söyleyen taraftar, mesajlarla birlikte karakola gidip şikayetçi olur. Olayların boyutu büyüdükçe Başkan Sinan Boztepe de maçın ardından soluğu karakolda alır. Şimdi hafta içi yasal sürecin başlatılacağı konuşuluyor.

Kim haklı, kim haksız, kavgayı kim başlattı bilinmez. Ancak locada Fenerbahçe maçı izleniyorsa ve Fenerbahçe’nin kaçırdığı gollerden sonra üzüntü yaşanıyorsa bu Antalyaspor adına büyük bir ayıptır. Bunu yaptığı iddia edilen kişilerin o localarda alkol alıp farklı görüntüler verdikleri iddiaları doğruysa işin boyutu başka bir yere gider. Bu kişiler Antalyaspor Yönetimi’nde ise skandaldır. Yöneticiler ile taraftarlar birbirlerini yaralayacak kadar fiziksel kavga ediyorsa bu durum ise utanç vericidir.

Antalyaspor’un saha içi ile ilgili net birşeyler söyleyebilmek için 6-7 hafta beklemek gerekir. Takımın oturması ve yeni transferlerin katılımı ile daha net şeyler söyleyebiliriz. Ancak geçen yılki kalitesinden çok şeyler kaybettiğini şimdiden görebiliyoruz.

Saha dışında ise sıkıntı büyük. Yuh dedirtecek olaylar var ve bazı olaylar ile ilgili yasal süreç başladı, bazılarının üzeri kapatılmaya çalışılıyor ve muhtemelen herşey bittikten sonra kamuoyunun haberi olacak.

Saha dışı ile ilgili en somut eleştirimi yapayım: Camianın ileri gelenleri ve yöneticileri kriz anında ortadan kaybolmaz. Zamana bırakıp olayların soğumasını hiç beklemez. Başkan Sinan Boztepe ve ekibinin bir basın toplantısı düzenleyerek tüm bu olaylarla ilgili net ve samimi açıklamalar yapması gerekiyor. Çünkü Antalyaspor’un saha dışında “Yuh” dedirtecek olaylar dinliyoruz. Elimde belge olmadığı için gündeme getiremediğim iddialar da var. Belki iddiadan öteye gitmeyecek ve gerçekle alakası yok. Ancak yöneticiler sorunların üzerine gidip yarayı kurutmadığı için zamanla iş iddiadan çıkıp gerçek gibi algılanıyor.

İddialar o kadar ileri boyuta gidiyor ki; Antalyaspor sanki rüzgarlı havada bir sağa bir sola savrulan yaprak misali, her an dalından kopup düşecek bir görüntü veriyor.