Uğur Fidan

Su Krizi Çok Yakında

Yayımlanma Tarihi

21 Kasım, 2023

Düzenlenme Tarihi

21 Kasım, 2023

Yazar Profili

İklim krizi tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’yi de etkiliyor.

Etkilerini çok fark etmesek de gizliden gizliye bize gösteriyor. Yaz aylarında yaşanan aşırı sıcaklar, bulutsuz yaz günleri ve yağışların olmaması bile başlı başlına bir gösterge aslında… Kasım ayını bitirmeye az bir süre kalmışken Antalya’ya yağması gereken sonbahar yağmurları yağmıyor, yağan yağmur kısa sürüyor. Fırtına var ama yağmuru yok.

Bir zamanlar kıskanılan şehir yavaş yavaş ölmeye başladı ve kimse bunu fark etmedi. Yeşil alanlarımız giderek şehirleşmeye kurban oluyor. Kesilen ağaçlar yağmuru getirecek ortamı oluşturuyordu onların yerine betonlaşma gelince ortada ne bir yağmur ne de bir kar görünür oldu. Soğuk günlere geçişi yapsak da mevsim normallerinin üstünde bir süreç geçirip duruyoruz.

Bu havalar gelecek nesiller için büyük tehlike oluşturuyor. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, su krizi yaşayacağımız dönemlere girdiğimizin belirtilerini geçenlerde vermişti. Su Seferberliği projesi güzel bir proje olsa da tüm yerel yönetimler ve kurumların işbirliği ile sağlanabilecek bir proje, tabii bir de bunu yerel halka anlatmak gerekiyor.

En basit yöntemlerle bu durumu geciktirebiliriz, durdurabiliriz demiyorum geciktirebiliriz çünkü dünya normalden kat ve kat daha sıcak dönemlerini yaşıyor. Kuraklık bizim sonumuzu hazırlar mı bilmiyorum ancak o sona yaklaştığımız bir gerçek artık…

Kuruyan göller, suyu çekilen barajlar, kirlenen nehirler, dereler ve sulak alanlar bize durumun çok kötü olduğunu şiddetle haykırıyor.

Tarım alanlarının sulama biçimleri yeniden değiştirilmesi gerekiyor. İmara açılması tarıma, doğaya ve bizlere bir cinayet olacaktır. Tarımsal alanla değil aynı zamanda sanayi alanında da ciddi önlemler alınması şart olmuştur. Sürekli tüketimin yerine geri dönüşüm üzerine yasalar belirlenip uygulamaya geçirilmelidir.

Türkiye’nin yeniden yeşil günlere dönmesi gerekiyor. Bazı iyi yürekli kişiler yıllarca çabalayıp kurak yerleri ormana çevirmeye başarıyor. Türk ulusu olarak bizim de bu yolda yürümemiz gerekiyor. Bakın İstanbul’un, Ankara’nın ve diğer illerin durumuna, beton yığını olmuş, düzensizleştirilmiş... Bunları tam tersine çevirmek gerekiyor.

Yeni birtakım önlemlerin alınması, bu süreci yavaşlatacak. Şimdiki ve gelecekteki hükümetlerin bu önlemleri yasalarla belirtip uygulaması demek bir neslin kurtulması için büyük bir başarı demek…

Doğayı korumak, kollamak ve yaşatmak bizim elimizdeyken yok etmeyi seçmek düşüncesizlikten başka bir şey değil…

Suyu korumazsak, birkaç yıla yıkıcı etkilerini göreceğiz. Su yaşamdır, yaşamı yok edersek  geriye hiçbir şey kalmayacak…