“Varlığım Türk varlığına armağan olsun

Ne mutlu Türküm diyene!”

Bizim nesil 8 yıl boyunca her sabah yüksek sesle bunu söyledi.

Kürsüde her gün bir öğrenci çıkıp okur, o söyler biz tekrarlardık.

Zaman geçtikçe, aklımız erdikçe, anlamının derinliğini kavrayabildik.

 

Türklüğün tüm güzel sıfatları, Andımızın içinde geçiyordu.

Doğru olmak, çalışkan olmak, küçüklerini koruyup büyüklerini saymak, ülkesini sevmek..

Aslında bize emanet ettiğin Cumhuriyet’e sahip çıkmak için yapmamız gerekenlerin tüm şifresi buradaydı.

 

***

Cumhuriyet’in ikinci asrına girerken artık daha iyi biliyoruz ki, bu toprakların başına gelen en güzel şey, bu vatana bırakılmış en kutsal emanet Cumhuriyet’tir.

Bu yüzden bu aralar fazlasıyla gururlu ve heyecanlıyız.

100. Yılda daha bir sarıyor sarmalıyoruz Cumhuriyet'imizi..

Okullarda o minicik eller sıkı sıkı tutuyor bayrakları,

O küçük dudaklar şimdilerde cumhuriyet şiirleri okuyor,

Seni tanıyor ve seni yaşıyor Atam!

Onlar Cumhuriyet’in minik bekçileri ve tek pusulaları sen!

 

O yüzden ki ufacık bir ümitsizliğe düşmüyor kalbim.

100. Yıla şahitlik eden, bunun gururunu yaşayan bir Türk kadını olarak yeni asırlara çok sağlam yelkenler açacağımıza olan inancım tam.

 

Ve Atam eminim bize güç veren o mavi gözlerinle, bu bayram bizi izliyor olacaksın.

Gurur duyacaksın çocuklarınla..

Elin hepimizin omzunda, birlikte kutlayacağız ‘100’ümüzü..

 

***

Daha izinde gideceğimiz uzun yollarımız var..

İşte bu yüzden, 100 yıl değil bin yıl geçse de,

Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim!