Prof. Dr. Naci Görür’den deprem uyarısı:
Tek çözüm depreme dirençli yerleşim alanları
ATSO tarafından Türk Mühendis ve Mimarlar Odaları Birliği’ne bağlı meslek odalarının işbirliğiyle ‘Depreme dirençli bir Antalya’ konulu panel gerçekleştirildi. Panelde Yer B
ilimci Prof. Dr. Naci Görür, Prof. Dr. Erdem Canbay ve Dr. Yüksek Mühendis Mimar Doğan Hasol konuşmacı olarak yer aldı.
Kahramanmaraş'ta 6 Şubat’ta meydana gelen ve 11 ili etkileyen deprem felaketinin yarattığı maddi, manevi tahribatların bir daha yaşanmaması ve bu konuda toplumsal farkındalık oluşması amacıyla, Antalya’daki tüm sektör paydaşları ve deprem bilimcilerin katılımları ile 9 Haziran Cuma günü, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Atatürk Konferans Salonu’nda “Depreme Dirençli Bir Antalya” konulu panel gerçekleştirildi. ATSO'nun düzenlediği ‘Depreme Dirençli Bir Antalya’ panelinin konuşmacıları arasında Bilim Akademisi Üyesi, Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) İnşaat Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. Erdem Canbay ve Dr. Yüksek Mühendis Mimar Doğan Hasol yer aldı. ATSO Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen panele yoğun katılım oldu.
SORUMLULUK ALMAYA HAZIRIZ
Deprem gerçeğine dikkat çekmek için düzenlenen panelin açılış konuşmasını yapan Antalya Ticaret ve sanayi Odası Başkanı Ali Bahar, “6 Şubat hepimiz için gerçekten kara bir gündü. Bugüne kadar yaşamadığımız ölçekte bir acıyı yaşadık. Bu depremi hep birlikte yaşadık. Ülkemiz tek yürek oldu. Antalya’da 150 bine yakın afetzedeyi otellerimizde ağırladık. Antalya sadece turizm şehri, tarım şehri değil Türkiye’nin en değerli şehirlerinden bir tanesi olduğunu burada tekrar kanıtladı. Antalya Organize Sanayi Bölgesinde bir arama kurtarma merkezi kurma çalışmamız var. Artık bu ülkede toprağın üstündekilerin toprağın altındakilere borcu olduğunu düşünüyoruz. Burada inşaat mühendisleri odamız başta olmak üzere tüm odalarımıza büyük bir sorumluluk verilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Onlar bu sorumluluğu almaya hazırlar. Bizlerin şehirlerimizi artık depreme dirençli hale getirmek zorunluluğumuz var. Bir daha bu acıyı yaşamak istemiyoruz” dedi.
MÜCADELE VERECEĞİM
Yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür, panelde yaptığı ‘Deprem ve dirençli kentler’ adlı konuşmasında, Kahramanmaraş merkezli depremleri hatırlatarak, “Yıllarca deprem konusunda halkı bilgilendirmeye, uyarmaya, onlara bir takım bilimsel öngörülerle yaklaşmaya, kentimizi yönetenleri deprem konusunda ciddi bir takım önlemler almaya sevk ettim. 6 Şubat’tan sonra bizim tek çözümümüz var deprem dirençli yerleşim alanları oluşturmak. Bundan sonra bunun mücadelesini vereceğim. İnsanlarımızı da bu konuda seferber edip el birliğiyle bizi yönetenlere bu ülkenin bir numaralı gerçeğini anlatacağız. 6 şubat depremi bağıra bağıra gelen bir depremdi. Hiç kendini gizlemedi. Hiç kimseyi gafil avlamadı. Aniden birden bire gelipte vurmadı. Biz bu depremin geleceğini yıllardır söyleyip duruyoruz” diye konuştu.
ANTALYA’NIN ZEMİN OLARAK SORUNU YOK
Antalya'nın jeolojik yapısı ve deprem riski üzerine görüşlerini dile getiren Naci Görür, “Antalya’nın jeolojisine baktığımız zaman kuzeyde ki dağlık bölgeler zemin olarak çok sağlam. Yaşlı kayalar, ancak dinamitle kırarsın. Antalya körfezine geldiğimiz zaman işler biraz değişiyor. Antalya’nın batı kısmında genellikle sağlam olduğunu düşündüğümüz travertenler var. Antalya’nın önemli bir kısmı bunların üzerine inşaa edilmiş. Zemin olarak önemli bir sorun yok, bu zemin içerisinde suda yok. Zeminin içerisine su girdiği zaman işler karışır. Dolayısıyla travertenlerin üzerinde olan evler inşaat mühendisliğinin, mimarlığın ön görüldüğü şekilde yapılırsa herhangi bir sorun yok” şeklinde konuştu.
ANTALYA KÖRFEZİ’NİN DOĞUSUNA DİKKAT
Antalya Körfezi'nin doğusundaki yerleşim yerlerinin zemin yapısına dikkat edilmesi gerektiğine dikkati çeken Prof. Dr. Görür, “Antalya körfezinin doğusuna doğru gelirsek oralar sorunlu. Alüvyonlar bunlar kırıntılı, bazen iyi çimentolanmamış yeraltı su seviyesi de yüksek olan alanlar. Sayın bakanım geldi ‘Bu Antalya’nın doğusu da güzel buralara imar verelim ve 15 kat bina dikelim’ dediği zaman bunu düşüneceğiz. Her zeminin depremsellik özelliği var. Kimi zemin sulu, taneli ve kırıntılı zemin ise deprem dalgalarını yediği zaman depremin etkisini 3-5 kat artırır ve yıkar. Sıvılaşma yapar veya binanız batar. Antalya’nın içerisinde kentin bulunduğu yerlerde önemli bir fay da yok aktif bir fay da yok. Bu da çok iyi bir şey. Yani zemininin büyük bir kısmı sağlam sadece doğu kısma dikkat edilmeli” diye konuştu.
24 İL FAY HATLARI ÜZERİNE KURULU
Türkiye'de 24 ilin fay hatları üzerine kurulduğunu vurgulayan Prof. Dr. Görür, “Örneğin Maraş, Malatya’nın önemli bir kısmı, Elazığ, Denizli gibi. Antalya’ya yakın Akşehir fay zonu var. Burası büyük depremler üretme kapasitesine sahip Fethiye-Burdur fay zonu ile Kıbrıs fayı ile ilişkisi var. Antalya'nın kuzeyinde göller bölgesinde Beyşehir, Eğirdir, Burdur bölgesinde graben yapılar var. Onlar da ciddi deprem üretebilir. Fethiye-Burdur zonu çok ciddi. Bunun üzerinde 7.2'ye kadar deprem olmuş. Antalya'ya 90 kilometre uzakta. Akşehir fay zonu 115 kilometre uzaklıkta, bir de Kıbrıs fay zonu 116 kilometre uzakta. Canlı fay 7 ve üzeri deprem üretirse; 100 kilometre alan içerisinde hasara neden olabilir. Antalya’yı doğrudan doğruya vuracağı fay yok ama komşularının depremini sürekli hissedecek. Ondan da kaçamazsınız. Antalya deprem kentidir ama doğrudan doğruya üzerinde oturduğu aktif bir fay yoktur. Kent sınırları içerisinde sorun yok ama kenti çevreleyen alanlarda 6 ve üzeri depremler üretecek bir bölgenin içindedir. Bu komşularda olabilecek büyük depremler Antalya'ya ciddi hasar verebilir. Onun için sayın belediye başkanımızın ve başkanlarının bu kentin mekanını kullanma, bu kentin gelişmesini sağlama, nerelerde yapılaşma yapacağız, nerelerde yapmayacağız yani önümüzdeki yüzyıllarda Antalya nasıl gelişeceğinin hesabının bugünden yapmaları lazım” dedi.
ANTALYA’NIN 6 BİLEŞENİ ÖNEMLİ
Antalya’yı dirençli bir kent haline nasıl getireceğiz’ konusuna da değinen Naci Görür, “Antalya’nın 6 bileşeni var. Yönetim ve yönetim sistemi, halk, altyapı, yapı stoku, çevre ve ekosistem, ekonomi. Eğer siz bu 6 bileşenin her birini alır, olası bir depremde bu depremin bileşenlere nasıl etki edeceğini, ne kadar zarar vereceğini daha deprem gelmeden hesaplarsanız ve vereceği zararların etkisini şimdiden azaltırsanız sizin kentiniz deprem dirençli kent haline getirir. Bütün dünyada bu işi böyle yapıyor. Tehlike analizini baştan söyledim. Antalya’nın içinde tehlike yok ama kuzeyinde var. Sağında Akşehir tehlike zonu, solunda Burdur-Fethiye tehlike zonu. Şimdi bu tehlikelerin herbirinin analizini yapıyoruz buna tehlike analizi diyoruz. Akşehir tehlike zonu harekete geçerse ne büyüklükte deprem üretir bileceksiniz. Her tehlikenin risk analizi ve risk azaltma çalışmalarını yapacaksınız. Medeni bir kent olarak bütün dünyayı misafir eden turistik bir kent olarak kendi kentimizi depreme hazır hale getirmeliyiz. Ama bu 6 bileşenin en önemlisi ‘halk’tır. Bir kentin halkında deprem bilgisi, deprem kültürü yoksa o kenti deprem dirençli kent yapmayı unutun. Çünkü halktır bir şehrin kalitesini sürekliliğini sağlayan. Eğer deprem kültürü bilgisi, inancı hazırlığı yoksa o halk ne yapar eder oradaki siyasetçileri ikna eder ve seçim zamanı kaçak yapı yapar yerleri işgal eder bir bakarsınız ki ne bina kalmış ne plan. Çünkü halka direnemezsin. Eğer kafasına takmışsa o kenti ne disipline edebilirsin ne de depreme dirençli hale getirebilirsin. Kültür şart. Deprem kültürü de eğitim ile olur. Ancak aile kültürüyle zaman içerisinde olan bir şey üç beş eğitim ile olmaz. Bugün Japonlar deprem kültürünü anaokulundan başlatıyor. Kendi kültürlerine yerleşmişler. Demekki bir kenti deprem dirençli yapmanın en önemli bileşenlerinden biri de biziz. Yanlışa müsade etmeyeceğiz. Kaçak yapılara taviz vermeyeceğiz, yaptırmayacağız, istemeyeceğiz” ifadesini kullandı.
ANTALYA TSUNAMİYE MARUZ KALABİLİR
Depremin heyelanı tetikleyebildiğini söyleyen Prof. Dr. Görür, Antalya'da bazı bölgelerin heyelan oluşumuna yatkın olduğunu belirtti. Antalya için tsunami riskine dikkati çeken Prof. Dr. Görür, "Antalya'da tsunami riski olabilir; Helen Kıbrıs yayında. Dalma batma zonları, dünyada tsunami üreten faylardan. Antalya, her zaman tsunamiye maruz kalabilir. Tsunaminin etkisi, deniz seviyesinden yüksekteyseniz gelmez ama dalga boyunun 10 metreyi bulduğunu düşünün. 10 metre aşağıda olan her yeri kaplar. Deprem önlemleri alıp, tsunami tabelaları koyarak, nerelerde etkili olabileceğini belirtmek şart" diye konuştu. Konuşmasında İstanbul'da 90 binden fazla riskli bina bulunduğuna da değinen Görür, olası depremde 4 milyon insanın ölümle burun buruna geleceğini sözlerine ekledi.
Haber: Fadime YİĞİT
- Yayımlanma Tarihi: 09 Haziran, 2023
- •
- Güncellenme Tarihi: 09 Haziran, 2023