JMO Antalya Şube Başkanı Mustafa Karancı:

Güvenli ve dirençli kentleşme önceliğimiz olmalı!

Gözde Dolayman

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) Antalya Şubesi Yönetim Kurulu, 6 Şubat Depremlerinin 1. yılı dolayısıyla basın açıklaması gerçekleştirdi. JMO Antalya Şube Başkanı Mustafa Karancı, “Asrın felaketi anlayışı yerine, afetlerle baş edebilme yeteneğinin ve kapasitesinin geliştirilmesi yani güvenli ve dirençli kentleşme önceliğimiz olmalıdır” dedi.

Guvenli-ve-direncli-kentlesme-onceligimiz-olmali_82b58a9f-b295-4c20-9985-2e2e911f4cec.webp

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) Antalya Şubesi Yönetim Kurulu, 6 Şubat Depremlerinin 1. yılı dolayısıyla basın açıklaması gerçekleştirdi. Yapılan basın açıklamasında, afetlere karşı dirençli kentler inşa etmenin önemine dikkat çekildi. Basın açıklamasını okuyan JMO Antalya Şube Başkanı Mustafa Karancı, “Asrın felaketi anlayışı yerine, afetlerle baş edebilme yeteneğinin ve kapasitesinin geliştirilmesi yani güvenli ve dirençli kentleşme önceliğimiz olmalıdır” diye konuştu.

UYARILARIMIZA KULAK TIKAMAYIN!

JMO Antalya Şube Başkanı Mustafa Karancı, “Yakın tarihimizin en yıkıcı depremlerinden olan 17 Ağustos Marmara Depreminin üzerinden yaklaşık 24 yıl, 6 Şubat depremlerinin üzerinden ise tam bir yıl geçti. Söz konusu depremlerin, aletsel dönemde kayıtlara geçen ülkemizin yaşadığı en büyük depremlerden olduğu bir gerçektir. Ancak ortaya çıkan can ve mal kayıplarının nedeni olarak depremlerin büyüklüklerine vurgu yapılması, şimdiye kadar çoktan alınması gereken önlemleri almayan, bilime, mühendisliğe, meslek odamıza ve meslektaşlarımızın uyarılarına kulaklarını tıkayan anlayışın sığındığı bahaneden öte bir anlam ifade etmemektedir. Deprem bir afet değildir. Afetlerin, toplumun baş etme kapasitesinin yeterli olmadığı, doğa, teknoloji veya insan kaynaklı olaylar olduğu unutulmamalıdır. Asrın felaketi anlayışı yerine, afetlerle baş edebilme yeteneğinin ve kapasitesinin geliştirilmesi yani güvenli ve dirençli kentleşme önceliğimiz olmalıdır” ifadelerine yer verdi.

Başkan Karancı, afetlere karşı dirençli kentler için yapılması gerekenleri şu sözlerle anlattı:

•            Sağlam, kararlı ve istikrarlı bir siyasi irade ile toplumun ihtiyaç ve menfaatlerini gözeten, meselelere bütüncül ve bilimsel bakabilen politik bir anlayışa ihtiyaç vardır.

•            Şehrin kapasite ve kaynaklarına bağlı olarak, meslek odalarının, üniversitelerin, toplumun ve karar vericilerin hep birlikte katılımcı bir modelle rant kaygısından uzak, bilimin ve mühendisliğin ışığında şehirleri planlamaları gerekmektedir.

•            İmar planları doğayı ve toplumsal yaşamı etkileyen, şekillendiren bütüncül planlardır. Afet risk haritaları, mikro bölgeleme çalışmaları, büyüme projeksiyonları, ulaşım ve altyapı planları gibi alt çalışmalar, bilimsel ve teknik içerikli, çok yönlü, çok bileşenli çalışmalardır. Bu kriterlere göre hazırlanmayan veya özel uygulamalarla sürekli delinen/değiştirilen planlar, sağlıklı kentleşmeyi olumsuz etkilemektedir. İmar planlarının sağlıklı bir şekilde oluşturulması ve sürdürülmesi nitelikli katılımcılıkla mümkündür.

•            Yetkin ve hesap verebilir bir yerel yönetim anlayışı hâkim kılınmalıdır.

•            Tarımsal ve riskli alanların yapılaşmaya açılması sınırlandırılmalı, sorunlu ve zayıf zeminlerde yüksek katlı konut ve benzeri yapılar için yapı izni verilmemelidir. İstisnai durumlarda kural ve kriterler titizlikle belirlenmeli ve denetlenmelidir.

•            İster yeni alanlar üzerinde yapılan çalışmalar, ister mevcut planlar üzerindeki tadilatlar olsun her türlü imar çalışması şeffaf, katılımcı ve tekniğine uygun olmak zorundadır.

•            Özellikle çok katlı konut yapılarında yapısal düzensizlik yaratan uygulamalara son verilmelidir.

•            Sağlıklı yapılaşma, nitelikli mesleki hizmetler, nitelikli müteahhitlik ve nitelikli kamusal denetim sağlanmalıdır

•            Jeolojik–jeoteknik ve mikro bölgeleme etüt raporlarında imar planlarında risklerin azaltılması için yapılacak çalışmalar kapsamlı olarak belirtilmelidir (örn. Yerleşime uygunluk durumuna göre yapı kat sayılarının belirlenmesi).

•            İmar mevzuatı, çoklu afet riskleri dikkate alınarak planlama, uygulama, denetim ve yaptırım konuları itibarıyla tekrar ele alınmalı, Mekânsal Planlama Yapım Yönetmeliği risk azaltım kriterlerine göre geliştirilmelidir.

•            Jeolojik etüt ve mikro bölgeleme çalışmalarıyla afet riskleri dikkate alınarak şehirlerin tarihi, sosyal, kültürel dokuları ve sektörel gelişme stratejileri doğrultusunda mekânsal planlar yeniden yapılmalı, zemin özelliği dikkate alınarak imara kapatılacak yerler belirlenmelidir.

•            Temel zemin etütlerini yerinde denetim yapacak yeterli sayı ve yetkinlikte Jeoloji Mühendisi istihdamı olmayan belediyelerde ruhsat verme işlemi, personel sayısını tamamlayana kadar askıya alınmalıdır.

•            Afetlere hazırlık çalışmaları kaynak ve zaman gerektiren uzun soluklu çalışmalardır. Dolayısıyla gerek merkezi, gerekse yerel yöneticilerin kendi dönemlerinde esnetip gevşetemeyeceği yasal düzenlemeler yapılmalı, kaynakların doğru ve yerinde kullanımı için önlemler alınmalı, aksine davranışların hukuki ve cezai yaptırımları olmalıdır.


Haber: Gözde DOLAYMAN


  • Yayımlanma Tarihi: 05 Şubat, 2024 16:08